İngiliz edebiyatında aşk okumaları: Middlemarch

sayfalarca iyilik
4 min readApr 17, 2023

--

bazılarının başkalarına yansımalarında huzur ve güzellik gördüğü, kimisininse hayatlarında bunu tecrübe ederken içini dolduramamanın bıraktığı ukdeyle hiçbir zaman var ve gözlerinin önünde olanı hissedemediği aşkı, İngiliz edebiyatı parantezinde ele aldığımız okumalarımızın dördüncüsünde okurken sıklıkla yorulduğumuz fakat yavaş yavaş bizi içine alan Middlemarch (kasaba hayatı üzerine notlar) kitabını ele aldık. Victoria döneminde yazılmış kitaplar arasında en cesuru ve aynı zamanda bu dönemi en iyi yansıtan eser diyebiliriz Middlemarch için. çünkü yazar bu kitapta belirli bir karakter veya olay yerine bütün olarak hayatın kendisine odaklanmış ve bunu sade bir dille okuyucuya aktarmış. kitaptaki olaylar esere de adını veren Middlemarch adlı hayali, küçük bir kasabada geçiyor. bu hayali kasabanın küçük olması sebebiyle de burada yaşayan insanların yolları bazen aşkla, bazen çıkarlarla, bazen de geçmişteki üzeri örtülen olaylarla bir şekilde kesişiyor. bu rastlantılarda ise insan ilişkilerine, karakterlerin kişiliklerine ve dönüşümlerine yakından tanıklık edebiliyoruz. bu sebeple Middlemarch’ın, kasaba hayatının çoğunlukla ilişkiler ve bu ilişkilerin psikolojik ve sosyal yönlerinin ele alındığı detaylı bir inceleme niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz.

Mary Evans yani nam-ı diğer George Eliot, Victoria dönemindeki diğer kadın yazarlardan farklı olarak kendi yaşamından edindiği tecrübelerle farklı karakterleri çok farklı ilişkilerle ele almış. karakterlerimizin çok farklı noktalarda birbirleriyle yollarının kesişmesi kasaba halkının sosyal yaşamının da çok çeşitli olmasının bir göstergesi sayılabilir. okuyucu adına bu sosyal yaşamın çoğu detayına hâkim olmak sıkıcı bir okuma süreci oluştursa da karakterleri tanıma, onlarla empati kurma ve hayatlarına dahil olma noktalarında okuyucuya katkı sağladığını düşünüyoruz.

yazarın yanı sıra, kitabın odağında karakterler ise bir hayli geniş; genç bir kızın yanlış tercihleri, idealist bir doktorun gelenekçi toplum içerisinde sıkışıp kalması ve yolunda gitmeyen evliliği, papaz olmayı reddeden bir gencin hayata tutunma çabaları gibi birçok farklı türden ve sınıftan karaktere ev sahipliği yapıyor. hayatta olduğu kitapta da her bir karakterin farklı amaçları, hedefleri ve dertleri var. henüz on yedisinde olan Dorothea daha ne istediğini bilmezken kendisini yanlış bir evliliğin içerisinde buluyor ve bu hatalı tercihiyle yüzleşmek mecburiyetinde kalıyor. genç doktor Lydgate ise yeni geldiği bu kasabaya uyum sağlamaya çalışırken bir yandan da bu küçük kasabanın Lydgate’e göre “eski kafalı” doktorlarıyla bir mücadele içerisine giriyor. ardından ani bir kararla evlendiği kadının aslında düşündüğü kişi olmadığını fark ediyor ve hem bu gerçekle hem maddi sıkıntılarla hem de kendisine atılan bir iftirayla yüzleşmek zorunda kalıyor. papaz olmayı istemeyen genç Fred ise para kazanmanın ve çocukluk aşkıyla evlenmenin yollarını arıyor. bu üç ana karakterin hayatındaki çeşit çeşit insanlar ise onlara bu hikâyede eşlik ediyorlar. bu noktada Middlemarch’ın okuduğumuz Kül ve Ateş, Jane Eyre ve Uğultulu Tepeler kitaplarına kıyasla daha karmaşık ve daha başarılı bir roman planına sahip olduğunu da söyleyebiliriz.

yazarın değinmek istediği, daha doğrusu eleştirmek istediği konular ise karakterlerin arkasında gizli. kitapta üzerinde durulan en önemli konulardan birisi dönemin dini yapısı ve din adamlarının inançlarına uymayan kişisel yaşantıları. Eliot, hikayedeki farklı düşüncelerdeki papaz karakterleri üzerinden bazen kapalı kapılar ardından bazen de doğrudan olarak o dönemdeki toplumun dine olan bakışını ve din adamlarını sıklıkla eleştiriyor. bundan mütevellit yazar kitabını takma bir isimle yayınlamış olsa gerek çünkü sınıfsal olarak din adamları Victoria dönemin en güçlü kişilerinden diyebiliriz.

kitapta üzerinde durulan bir diğer husus ise dönemin insanlarının gelenekçi yaşantıları ve anlayışları. Mina Urgan İngiliz Edebiyatı Tarihi kitabında Victoria döneminden bahsederken dönemin yapısında “ailevi değerlerle saygıdeğer olma merakı ve bunun getirdiği ikiyüzlülük” olduğunu belirtir. kitabın üç ana kahramanı da bu tanıma uygun şekilde gelenekçi toplum yapısıyla yüzleşmek ve mücadele etmek mecburiyetinde bırakılıyor. kitap boyunca fedakarlıklara rağmen bu yüzleşme gerçekleşiyor ve bu yüzleşme bazı karakterler için mutlu bir sonla biterken bazıları için hak edilmeyen bir sona sebep oluyor.

kendi odaklanmak istediğimiz alan çerçevesinde kitaba aşk ve evlilik olarak iki farklı gözle baktığımızda aslında ikisindeki ilişkilerin de birbirlerinden farklı olduğuna kanaat getirdik. çoğunlukla ilk (âşık olma) süreçte kurulan hayallerin yıkıldığı evlilikler okuduk ki bu da bize her zaman âşık olmanın ve bu sürece kendini kaptırmanın mutlu hissettirmesine rağmen gerçek olan olmadığını, göz boyayıcı bir hale dönüşebildiğini öğretti. George Eliot da ayrıca bu iki farklı süreçte bize anlatmak istediği evliliğin ve onunla gelen sıkıntıların aşkı öldürebileceğiydi. özellikle kitabın ana karakteri Dorothea en çok üzerinde durduğumuz karakter oldu. çünkü onun hayatında “evlilik” ve “aşk”ın birbirini tamamlamayan, hatta birbiriyle ilişkisi dahi olmayan kavramlar olduğunu gördük.

kitabın üslubuna ve akıcılığına değinmek gerekirse; yazarın dilinin sadeliğine rağmen hikâyenin ve olayların durağanlığı okuyucuyu bazen çokça zorluyor. bu sebeple kitabı okumaya başlamadan önce aksiyonlarla dolu bir olay örgüsü yerine insan ilişkileriyle ve dönemin panoramasıyla örülmüş bir durum hikayesinin okuyucu beklediğini bilmek kitabın daha kolay okunmasını sağlayacaktır. sonlara doğru yazarın sürükleyici bir hikâye anlatımına bizleri yönelttiğini hissetsek de ilk kısımları okumak epey vakit aldı. kullanılan anlatımın bazı noktalarda gereksiz olduğuna kanaat getirdik fakat belli noktalarda yapılan uzun ve detaylı betimlemeler ortamı ve kişileri anlamamız bakımından önemliydi. ayrıca karakterlerin psikolojik açıdan ele alındığı, duygularının yansıtıldığı kısımlar onlarla empati kurmamızı kolaylaştırdı. sonuç olarak, şimdiye kadar yaptığımız okumalara kıyasla Eliot bizlere anlatım bakımından kadın yazarların günler geçtikçe kendilerini geliştirdiğini karakterleri ve ortamları deneyimler ölçüsünde git gide şekillendirilebilir hale getirdiğini gösterdi.

yazan: kamil ayvaz & dilek özer

düzenleyen: saadet sena öztürk

Kaynakça: Eliot, G. (2019) Middlemarch, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul. Urgan, M. (2019) İngiliz Edebiyatı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul

--

--

sayfalarca iyilik

sayfalarca iyilik, bireysel ve toplumsal iyiliği kitaplar aracılığı ile bir araya getiren oluşumdur.