İngiliz Edebiyatında Aşk Okumaları: “Uğultulu Tepeler”

sayfalarca iyilik
3 min readOct 5, 2022

--

kapak tasarımı: Aleyna Ayrancı

İngiliz Edebiyatında Aşk Okumaları grubu olarak 3. toplantımızda Brontë kardeşlerin küçüğü ve ne yazık ki erken yaşta hayatını kaybeden ve bu kısa hayatında edebiyat dünyasına sadece bir roman kazandıran kadın yazar Emily Brontë’nin “Uğultulu Tepeler” romanını okuduk, inceledik ve yorumladık. kitapta çok küçük bir dünyada çok sınırlı sayıda insanın ilişkilerini okumak, grubumuzda okuduğumuz diğer iki kitaba -Kül ve Ateş ile Jane Eyre- kıyasla bizim için ilginç bir deneyim oldu. Uğultulu Tepeler’i okurken tüm üyelerimizin yazarı ablası Charlotte Brontë ile kıyasladığını fark ettik ve bu konunun üzerine gitmek istedik.

Emily ablasına göre çok daha içe dönük, sezgisel, biraz daha depresif ve doğa aşığı biri. peki bunun kitabına olan etkisi nedir? ablası Charlotte’nin Jane Eyre eserinde güçlü, özgür, ayakları üzerinde durabilen, aşık, tutkulu, zeki bir kadın figürü görüyoruz aynı zamanda anlatılan aşk da tutku, sevgi, saygı ve bağlılık üzerine. Uğultulu Tepeler’de ise küçük Brontë’nin bize aşkın öteki yüzünü göstermiş olduğunu fark ettik. kitap adeta Charlotte’un Jane Eyre’inde gördüğümüz erdemli aşk madalyonunun öteki yüzü formundaydı. aşkın saplantılı, zehirli, zararlı, psikolojik ve fiziksel şiddet içeren, kavgalı bir formunu anlatıyordu. tabii ki okuyucu buna ne kadar aşk derse. biz okuma grubu olarak ana karakterlerden bütün yan karakterlere kadar tüm karakterlerin esere sindirilme ve işlenme şeklini beğensek bile eserde betimlenen ortamın zehirli ve zararlı yanını hissettik. yeri geldi acıdık, yeri geldi üzüldük, yeri geldi çok sinirlendik ama şu noktaya vardık: bu kesinlikle ideal bir aşk, sevgi ve aile değildi. bize toplantılarımız boyunca yardımcı olan Mina Urgan’ın İngiliz Edebiyatı Tarihi isimli kitaptan öğrendiğimize göre Emily belki de gençlik yıllarında yakalandığı ve onu hayattan koparan tüberküloz hastalığı sırasında yazdığı için bu kadar karanlıktı bu kitap ve doğayı çok sevdiği için adını bile doğadan esinlenerek koydu.

kitabı daha derinlemesine inceledikçe karakterlerle kurduğumuz bağları aşk kavramı üzerinden inceledik ve tartıştık. ana karakter Catherine’e duyduğumuz kızgınlığın zamanla geçtiğini çünkü ona acımaya başladığımızı fark ettik. onun hayatının üzerinde dönen karar bulutlar ve aşığı Heathcliff yerine Edgar ile evlenmesinin doğurduğu korkunç sonuçların hepimizin içini burktuğunu söyleyebiliriz. ancak ne Catherine&Edgar aşkını ne de Cathrine&Heathcliff aşkını ideal aşk olarak tanımlayamadık. Özellikle Cathrine&Heathcliff aşkı tatminsizlik, mutsuzluk, sefillik ile birleşmiş daha önceki kitaplarda görmediğimiz bambaşka bir aşktı. bu hislerin bu kadar başarılı hissedilmesinin sebebinin ise Emily Brontë’nin keskin ve çarpıcı kalemi olduğunu düşünüyoruz. Brontë’nin bu çarpıcı kaleminin en etkili olduğu anların kesinlikle Catherine ve Heathcliff’in yaşadığı hislerde bizi çarptığını Heathcliff’in mezar başında yaptığı konuşmalarda fark ettik. çünkü Uğultulu Tepeler’de aşkın sadece çiçekler değil mezarlıklardan da oluştuğunu görüyoruz. bu durumda da takıldığımız nokta birbirini bu denli şiddetli seven insanların bazı yerlerde can acıtmak, hıncını çıkartmak amacıyla çok spesifik şeyler yapmaları oldu. bir duygu hissederken o duygunun iki uç noktasını da hissettiğimizin farkındalığı hayattaki her şeyin neredeyse bir çember gibi olduğunu kanıtladı bize. aşk ve nefretin birbirine ne kadar benzediğini de böyle görüyoruz. hatta öyle ki bazılarımız Catherine ve Heathcliff arasında geçen hislerin aşk değil; saplantı, şiddet, manipülasyon ve istismar olduğunu düşündü.

kitaptaki Catherine ve Heathcliff dışındaki tüm aşk tanımlarının daha sakin olduğuna inandık. çünkü onların saplantılı ve zehirli hislerinin Jane Austen’in Kül ve Ateş isimli kitabında anlattığı aşk kavramına göre çok ağır ve sert olduğunu Charlotte Brontë’nin Jane Eyre’deki aşk anlatımlarına ve kurgusuna göre ise çok sağlıksız ve zararlı olduğunu gördük. bu durum da bizi İngiliz edebiyatındaki duygusal gelişim adına hem çok heyecanlandırdı hem de meraklandırdı.

yazan: Hayrunnisa Demirdağ -Rabia Demir

düzenleyen: Saadet Sena Öztürk

Kaynakça:

Brontë, E. (2019) Uğultulu Tepeler, Can Yayınları

Urgan, M. (2019) İngiliz Edebiyatı Tarihi, Yapı Kredi Yayınları

--

--

sayfalarca iyilik

sayfalarca iyilik, bireysel ve toplumsal iyiliği kitaplar aracılığı ile bir araya getiren oluşumdur.